Kitap Paulo Coelho’nun. Yazarın daha önce Simyacı adlı kitabını okumuştum. Bana çok mistik gelmişti. Çok hoşuma gitmişti. Aynı umutlarla Zahir kitabını da aldım. Aslına bakarsanız pek hoşuma gitmedi.
Kısaca anlatırsam:
Yazarın karısı kendi isteğiyle savaş muhabiri olmuş. Öncelikle belirtmeliyim, kitap birinci ağızdan yazılmış. Olay karısının evden kaçmasıyla büyüyor. Daha sonra karısının izini sürmeye başlıyor. Mikail adında biriyle tanışıyor. Onunla çeşitli toplantılara katılıp değişik insanlarla görüşüyorlar. Görüştükleri insanları çoğu, yazarın karısını tanıyor. Belli bir süre sonra saplantı haline gelen karısına Zahir ismini veriyor. Mikail’le birlikte toplantılara katılıyorlar. Bu onların birbirlerini daha iyi tanımlarını sağlıyor.
İyilik Bankası diye bir tabir kullanıyor yazar, ona yaptığı yardımlardan bahsediyor.
Yazar Zahir’in yokluğundan üzülerek kitap yazıyor. Bu kitabı çok tutuyor ve satılıyor. Ününü artırıyor ama yazar bunlarla ilgilenmiyor. Aklında bir tek şey var o da Zahir.
Mikail’den biraz bahsedecek olursak, yazarın karısına yani Zahir’e rehberlik ediyor. Rusça bildiği için Orta Asya’da ona eşlik ediyor. Sonra Zahir’le iyi dost oluyorlar. Mikail Zahir’i tanıdığı için nerde olduğunu da biliyor. Zahir Kazakistan steplerinde küçük bir köyde çocuklara Fransızca dersi veriyor. En sonunda yazar, Zahir’e orada kavuşuyor.
Dili sade ve anlatımı akıcı. Kitaptaki karakterlerin düşünce gücü yüksek. Yaşam tarzları da çok farklı.
Bu kitabı maalesef tavsiye edemeyeceğim. Keçiboynuzu için ünlü birinin söylediği bir söz vardır “Bir kaşık bal için o kadar tahta kemiremem” diye. Bu kitap aynen öyle işte.
Bende aynı hatayı yaptım. Yıllar önce okuduğum simyacı tadında sanıp Elif kitabını aldım ama tam bir hayal kırıklığıydı. Sanırım emekli olma vakti gelmiş 🙂